Kayıtlar

Ağustos, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yahya Kemal ve Üsküp

Resim
"Yahya Kemal'in bu evi, ayrıca, asırlık gölgeler içindeydi. Üsküp'te 'Karaağaçlar' denilen, şöyle İstanbul'un şimdiki Taksim meydanının yarı büyüklüğünde bir yer vardı. Oraya 'Karaağaçlar' denilmesinin sebebi, asırlık ve gayet cesim ağaçların küçücük bir koyu orman teşkil etmesiydi. Onların lejandı da şu idi: Bu karaağaçlar kurumadıkça, düşman Üsküp'e giremez. "Bu kadar ağaçlar gün-gece, sabah-akşam, kış-yaz, biraz da hafif, biraz daha şiddetli, kâh ipekli bir kumaş hışırtısı gibi köpüklü ve sihirli, kâh çağlıyan yuvarlanması gibi dolu ve mahir, hep söylenir ve uğuldar. Üsküp'ün havasını yapraklarından eleyip dağıtmaya memur bir değirmenmiş gibi daima söylenir ve uğuldardı. "Yahya Kemal, işte, bu kara ağaçların gölgeleri dibinde, uğultuları ve efsaneleri içinde doğup büyüdü. Çünkü evi tam onların yanıbaşında idi. "Sonraları, Üsküp'te konsolos bulunduğum sırada, 1938'de benden bu doğduğu evin resmini istiyor, avlusundaki çe...

Rahmetli Annemin Kadrajından

Resim
Bu fotoğrafımı rahmetli annem çekmişti. Mekân Bakırköy'deki Rumeli Lokantası, tarih ise 31 Mart 2019, saat 20:08. İş programımın uyduğu günler kendisini iş çıkışında yakaladığımda, birlikte yemek yer, sohbet ederdik. Kardeşimi de arardık, çekimi olmadığı zamanlarda, iş dönüşü bize katılırdı. Çay içer, hava alır, eve öyle dönerdik. Bazen Budak Pastanesi'nde, bazen İstasyon Cafe'de otururduk. Aileydik, bir aradaydık. Annemin neşesi, hayata bağlılığı bize de tesir ederdi, ışığını yıldızından alan gezegenler misali. Tersi de doğru artık, yıldızı sönünce karanlıkta kalan gezegenler gibi, o yaşam sevincini, o tutkuyu bulamıyor insan, hayatının merkezindeki insanı kaybedince, toprağa kendinden de bir parça gömüyor aslında... Yine de insanın karakterinin çekirdeğinde bir vazife duygusu varsa, bu his bir şekilde ayakta kalmayı sağlıyor. Zira bir varlık nedenimiz var bu dünyada. Yapmamız gerekenleri yapmalıyız. Devam etmeliyiz bir şekilde. İyi işler yapmalı, içinde yaşadığımız dönemi...

Yağmur Atsız'ın Aydın ve Entelektüel Tanımları

Resim
"Aydın, doğru bilgilerle donanarak 'aydınlanmış' kimse demek. Eskiden 'münevver' deniliyordu ki yine 'tenvîr edilmiş', yâni aydınlatılmış anlamına geliyor. 18. Yüzyıl'ın uygarlık târihindeki adı "Aydınlanma Çağı"dır. Almancası 'das Zeitalter der Aufklärung', Fransızcası 'le Siècle des Lumières', İspanyolcası 'el Siglo de la Luz'. İngilizce'de de, yanılmıyorsam 'the Age of Enlightenment' diyorlar. Hep ışıkla, aydınlanmayla ilgili sözcükler. Ama her 'aydınlanmış' kişinin, her aydının, illâ 'entelektüel' olnası gerekmez. Yine eksik olduğunu bile bile entelektüelin en kısa ve doğru tanımını ben şöyle yapıyorum: Entelektüel, kendini bütün dünyâdan sorumlu hisseden kimsedir. Bir tür meczub yâni. Ama dünyâ biraz da bu meczubların yüzüsuyu hürmetine duruyor diyebiliriz." Yağmur Atsız, Bloknot, İstanbul: Büke Yayınları, 2000, s. 137. Kıymetli hâtırasını saygıyla ve rahmetle anıyorum.  ...