Bir Gözaltı Sürecinin Hukuki Perspektiften Değerlendirilmesi
Bir hukukçu olarak, Zafer Partisi başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın gözaltına alındığı soruşturma sürecine dair yadırgadığım bazı hususlar:
- Soruşturmaya konu suç Türk Ceza Kanunu m. 299'da yer alan Cumhurbaşkanına Hakaret suçu olarak gösterilmektedir. Şikayete konu konuşma, Antalya'da yapılmıştır. Buna karşın şikayet İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılmıştır. Oysa ki -şayet bu konuşmada bir suç unsuru varsa- bu mercii Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı olmalıdır. Bu durumda neden dosya yetkisizlikle Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmemiştir?
- Cumhurbaşkanına hakaret suçu, tutuklama yapılabilecek katalog suçlar arasında yer alır. Ancak ortada delil karartma ve kaçma şüphesi olmayan hallerde, gözaltına alınma, tutuklama gibi yaptırımlar son seçenek olarak değerlendirilmelidir.
- İlgili konuşma, basında ve sosyal medyada yer alan bir konuşmadır. Haliyle delil karartma gibi bir durum söz konusu değildir.
- Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın ifadesi Ankara'da da alınabilecekken kendisi neden İstanbul'a getirilmiştir? Zira bir soruşturma dosyası şüphelisi başka bir şehirde göz altına alındığında o şehirde ifadesi alınır, gerekirse SEGBİS ile de bağlantı kurulabilir.
-CMK m. 91/2 hükmüne göre, gözaltına alma tedbiri, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve şüphelinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Bu unsurların bir arada varlığı gerekir. Bu tedbirin "zorunlu" görülmesinin sebebi nedir? Uygulamada hakkında soruşturma yürütülen şüphelinin davetiye ile gelmediği hallerde uygulanan bir tedbirdir gözaltı. Prof. Dr. Ümit Özdağ, ifadeye çağrılmış da mı gitmemiştir ki bir polis operasyonu ile yemek yediği restoranda göz altına alınmıştır? Her günkü programı dahi önceden belli olan bir siyasi parti başkanının kaçma şüphesi mi vardır ki bu şekilde bir uygulamaya maruz kalmıştır?
Soruşturmanın en azından sonraki safhalarının, Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın Anayasamız ve AİHS ile korunan "Adil Yargılanma Hakkı" dikkate alınarak yürütülmesi, toplumdaki adalet algısının korunması yönünden önem taşımaktadır.